Anasayfa » Kengeş / İstişare

Kengeş / İstişare

by admin
333 views

Kazanokue Jabağı’nın çocukluğuna atfedilen kısa bir anekdot vardır. uzunyayla – göksun tarafında değişik varyantları anlatılır.

Şorten Askerbiy’de farklı bir açıdan ve daha detaylı bir şekilde ele alır hikayeyi Kazanokue Jabağı kitabında. Ama hikayenin özü aynıdır.

Rivayet o ya, içlerinde Jabağı’nın da bulunduğu dört kardeşin beraber baktığı bir oğlak (kimisine göre kuzu) vardır. Ama bir türlü paylaşamıyorlar oğlağı da. En sonunda her birisi bir bacağını sahiplenmeye karar veriyorlar oğlağın. Bir gün oğlak yaralanıyor sol arka bacağından. Bir güzel pansuman yapıp sarıyorlar bacağını bir bez parçasıyla.

Derken oğlak bir gün cayır cayır yanan ocağın etrafında oynarken birden bacağına sarılı paçavra tutuşuyor oğlak o panikle koşuşturmaya başlıyor harman yerine gidiyor ve köyün en zengin güçlü sülalelerinden birinin tüm hasadının bir kaç dakika içinde yanmasına sebep oluyor.

Mağdur sülale ortalığı ayağa kaldırıyor ve olayı mahkemeye taşıyor. İsmi günümüze kadar gelen Kabardey’in meşhur hakimi “Weriy Dade” talep üzerine mahkemeyi topluyor ve oğlağa bakmakla yükümlü dört küçük kardeşten yaralı bacak sahibini suçlu buluyor. Bu da Jabağının ta kendisi. O dönem henüz bir çocuk olan Jabağı tüm Kabardey ülkesinin wunafesine saygı duyduğu Weriy Dadeye itiraz ediyor.

Jabağı diyor ki, suçlu varsa dört kardeş birdendir. Benim sahiplendiğim bacak yüzünden ekin yanmış olabilir ama sağlam durumdaki diğer üç bacak da o oğlağı harman yerine sürükledi

Weriy Dade düşünüyor taşınıyor haklı buluyor sabiy Jabağı’yı.

Yine bir rivayete göre de etrafındakilere : “Bu çocuğa iyi sahip çıkın, gelecekte halkının arasında söz sahibi olacak” diyor Weriy dade Jabağı’daki zeka parıltısını farkedip..

Koskoca Kabardey diyarının 1 numaralı heyaşesi / hakimi Weriy Dade bir küçük çocuğa danışıyor velhasılı…

Adıge, modern zamanlara kadar böylesine bir kuşatmayla karşı karşıya kalmadı. Kalıplaşmış, hissiz, sinsi, karşısındakini de kendisi gibi egosunun kölesi haline getiren bir modern çağlar müsveddesi üzerimize çullanan.

“İmaj”, “kariyer” “marka” “makam-mevki” “şakşakçılık” dünyasıyla kendini bir güzel kamufle ediyor hücuma geçerken. Yapay ve dönüştürülebilir zevklerle “Adıge” duruşuna yönelen bu ihanet; değerlerden, anlamlardan ve duygulardan kısacası Adıyağadan soyutlanmış bir ıssızlığa düşürüyor Adıgeyi.

Tarihin ve coğrafyanın Adıge’ye yüklediği anlamın kendini en net ifadesi olan “Adıge Şıtıqe” / “Adıge duruşu”nu en büyük tehdit olarak görüyor, tüm amansız saldırılarını aslında onun üzerinde yoğunlaştırıyor.

Узэчэнджэщын умыгъуэтмэ, уи пы1эр гъэтылъи ечэнджэщ
diye salık verir atalar sözü
“Danışacak bulamıyorsan; şapkanı önüne koy da, ona danış.”

Aklın hangi anlam dünyasına vardırıyor halkının problemlerine dair çözümlemelerini?

Sen ne kadar kendinsin?

Yaşam tarzın, alışkanlıkların, bulunduğun ortam, düşüncelerinin kaynakları, postmodern zamanların yozlaşmış değerleriyle ilintiliyse baştan sona, şapkanı önüne koyup danışma vakti gelmedi mi?

album-art

00:00

Meremıkue Huseyn de enfes şarkısında bunu salık veriyor…

Bu yolun ne başlangıcı var… ne sonu…
Uzun ve meşakkatli bir yol…
Oldu da ikileme mi düştün…
Tut “Nape”nin yakasından ve danış ona…

Bahse konu “Nape” kişinin aynadaki aksi olduğu kadar… Onuru haysiyetidir de…

Son söz yerine : Sinsi sinsi kenara çekilip verdikleri ara gazla ortaya fitne ateşi salmaya çalışanları görmüyor muyuz sanıyorsunuz? Size bir haberim var. Jabağı meselindeki oğlak hepimizin. O küçük çocuklar da sen, ben, o, biz, siz, onlar…. hepimiziz. Bacak hesabı yapmayın. Köy yanarsa hepimiz yanarız

Benzer Yazılar

Are you sure want to unlock this post?
Unlock left : 0
Are you sure want to cancel subscription?
-
00:00
00:00
Update Required Flash plugin
-
00:00
00:00