Anasayfa » Jabağı’nın Akıllı Telefonu Olsaydı

Jabağı’nın Akıllı Telefonu Olsaydı

by admin
397 views

Şu hayatta “asalet / nezaket” mavralarından sonra beni en çok ifrit eden tabir sanırım “reklamın iyisi kötüsü olmaz” cümlesidir..

18. y.y. bilim insanları, herhangi bir zamanda bir olgu veya nesnenin algısıyla aynı olgu veya nesnenin başka bir zamandaki algısının özdeş olamayacağını şiddetle savunuyorlardı. Çünkü onlara göre farklı zamanlarda yapılan deneyler özdeş olamayacaklarından, ayrı zamanlarda edinilen algıları da -belki içerikçe aynı olabilmelerine karşın- deneyler düzeyinde özdeş olamayacaklardı. Yani lise yıllarına gidersek kimya derslerinde sıkça karşımıza çıkan N.Ş.A. / Normal Şartlar Altında standart koşulları farklı zaman dilimlerinde farklılık gösterecekti.

Onların söylediği kadar yalın ve basit işlemese de süreç, nesnenin / olgunun farklı zamanlarda hep aynı nesne / olgu olmayacağını söylemek yanlış olmaz. Ama, ilk deneycilerin öngörülerini, toplumsal nesne üzerinde işlem yapan insanın (örgütlü ve politik) ihtiyaçlarına bağlı olarak toplumsal nesnenin anlamının, kavramının değişebileceği biçiminde geliştirmek kaydıyla. Bu politik ihtiyaçlar ise karşı karşıya gelen sınıfların kendi tasarıları bakımından uzun vadeli ya da güncel veya birbirlerinin konumlanışlarına bağlı olarak gelişen tasarruflarla ilgili, kolektif bir ihtiyaçtır.

Çatışmalar, çelişkiler, ileri atılmalar, geri dönüşler, geri çekilmelerin yarattığı genel politik ortam, hegemonik durum, hatta buna bağlı olan kolektif ruh hali, toplumsal nesnenin ve kavramının üzerinde yapılan politik işlemin seyrini değiştirir.

Yüzyıllardan beri Çerkes toplumunu çekip çeviren, ona yön veren kavramlar bugün de dilimizde. Xabze… Adıyağa.. Yeuq / Yemıuq…

Ama mesela 17. y.y. sonlarında Bakhsan’da yaşayan birisi için bu kavramların sosyal hayattaki karşılığı ile 21. y.y. Yistanbılında yaşayan aynı sülale adına sahip birisinin tasavvurundaki karşılıkların birbiriyle örtüşmesi ne kadar mümkün?

Veya mesela damığa… En önemli vasfı, bir zamanların en önemli ticari metası sayılabilecek “bılım”a dair bir sahiplik sembolü olan damığayı bugün kolye yapıp boynunda gezdirdiğini görse bir 17. y.y. Çerkesi ne derdi acaba 300 yıl ötesindeki wunekoşuna?

Veya bir reklamcılık taktiğiyle tersinden ele alalım hadi…

Kazanokue Jabağı’nın elinde bir akıllı telefon olsaydı ve sosyal medyaya girip bugüne kadar söylenegelmiş en bilinen aforizmalarından birini

“Ц1ыху делэ сыхуэзэм, сэ сыф1ок1, губзыгъэ къысхуэзэм, езыр къысф1ок1.”

“Deliye rastlarsam ben ona bulaşmıyorum… Aklı olan da bana bulaşmıyor” diye bir paylaşım haline getirseydi ne tür etkileşimler alırdı? Kaç “fav” kaç “kalp” alır? Kaç kişi üstüne alınıp Jabağıyla sürtüşürdü?

Aslında bu düpedüz kapitalist bir pazarlama stratejisidir.

Geçmişle gelecek, dünle bugün, düşle gerçek, imajla mesaj, idealle normal birbirine karıştığında; karşıtlıklar uyumsuzluğun uyumu halinde bir araya getirildiğinde ortaya çıkan postmodern tablodaki her bir nesnenin anlamı, eski anlamını yitirir ve yeni anlam, reklam mesajı alıcısının içinde bulunduğu toplumsal koşullarda gerçekleşen ideolojik manipülasyon hedeflerine uygun bir içerikle yeni baştan kurulur.

Arasi… Reklamın iyisi kötüsü olur hajı…

Diaspora Çerkesi’nin bu konularda politikası net olmalı: Kendi cephaneliğinden çalınan kavram ve sembollerin, kapitalist manipülasyona tabi tutulmalarına her ne olursa olsun karşı çıkış.

“Ağlatan dans” dizisine yaşasın! reklamın iyisi kötüsü olmaz! diyerek alkış tutarsan… Balat çingenelerinin sokak düğününde güzelim k’afenin gırnata eşliğinde adeta ırzına geçilmesine de itiraz hakkını kaybedersin.

Adıge k’afe… Adıgeler’in cemiyetinde güzel…

Jabağı akıllı telefonsuz…

ve ayrıca reklam jıxui’a haduğodaxeri jıhanamem yi katıblim yirreque…..

Benzer Yazılar

Are you sure want to unlock this post?
Unlock left : 0
Are you sure want to cancel subscription?
-
00:00
00:00
Update Required Flash plugin
-
00:00
00:00