Anasayfa » Humbıley

Humbıley

by admin
550 views

Ne güzel manzara… Diye başlayan bir doğa güzellemesi yapmak isterdim… Ama yapamıyorum…

Adıge tarihinin en kanlı savaşlarından birine ev sahipliği yapan Humbıley suyunun kuşbakışı bir kaç fotoğrafı bu paylaştığım.

Dedelerimin de bir zamanlar yaşadığı, Küçük Kabardey diye tabir edilen Gılahsteney’eait bir bölgeyken, SSCB döneminin garabet demografi politikalarıyla Osetya’ya bağlanan bu muhitte, 1804 yılının sonbaharında ağırlıklı olarak Gılahsteney pşı – werklerınden oluşan bir kaç bin kişilik birlikle, General Glazenal komutasındaki Kalmık-Kazak süvarileri destekli rus ordusu arasında tüm gün süren savaşta Adıge ordusunun neredeyse tamamı toprağa düşer.

O denli kan akmıştır ki humbıley savaşında, o günleri yaşayanlar Humbıley suyunun bir hafta boyunca kızıl renkte aktığını anlatır günümüze kadar söylencelerde hala yaşar bu korkunç savaşın anıları.

O dönem Kabardey bölgesinde belki işgalci ruslar kadar bir başka kara düşman daha vardır… Veba hastalığı… Çerkesce ismiyle “Yemıne Wuz”

1770’lerde 350.000 Adıge’nin yaşadığı Kabardey bölgesinin nüfusu, 1820’lere gelindiğinde savaş ve veba neticesinde 35.000’e düşmüştür.

İşte o kapkara döneme şahitlik edenler,

“Емынэм къелар Хъумбылейм ехьыж”

“Vebadan sağ kurtulanı da, Humbıley aldı götürdü” demişler bizler hatırımızdan çıkarmayalım diye…Atasözü olarak dilimize yerleşmiştir bu deyiş…

Bu dönemde, Çerkesya’nın işgaliyle görevli rus ordusunun iki generali arasında şiddetli bir tartışma çıkar…

Dönemin çarıyla akraba da olan soldaki General Orbeliani, o dönemde Kabardey’in işgalinden sorumlu Rus birliklerinin komutanlarından olan bir başka general Yevdokimov’u (sağdaki zineqe kalhxua), Kabardey’de sivilllere karşı insafsızca tavırlarından dolayı şiddetli bir şekilde kınar…

Düşünün artık, şerefsiz köpek nasıl acımasız, nasıl vahşi bir savaş yürütüyorsa Kabardey’de, kendisiyle omuz omuza savaşan bir generali dahi rahatsız ediyor taktikleri…Sadece generali değil çarın kendisini bile rahatsız ediyor. Bazı madalyaları / taltifleri verilmiyor sivillere karşı acımasız yöntemleri nedeniyle.

“Bize zararı olabilecek insanların sayısının azalmasının ne mahsuru olabilir ki canım?” diye savunur kendisini yevdokimov köpeği.

Bu utanmaz ahlaksız general güruhundan bir başkası günlüğüne şöyle bir not düşer o günlere dair:

“Kabardey Adıgeleriyle savaştığımız dönemde, vebanın bize çok büyük iyiliği dokundu…”

Veba hastalığını bir müttefik gibi kullanmışlar, Adıgeler’in düşman bile olsa misafire hürmetinden istifade edip kendi ordularındaki hastalıklı askerleri sanki “askerden firar” etmişçesine Adıgeler’in arasına gönderip hastalığın yayılmasına zemin hazırlamışlardır.

Savaş yıllarını anlatan bir kitabın girizgahında yazar şöyle der…

“Ey, böylesine sonsuz bir bela yaşamayacak ve tanıklığımıza masal gözüyle bakacak olan gelecek mutlu nesiller….”

Biz ve bizden sonraki “mutlu” nesillerin başımıza gelenleri unutmaması dileğiyle…

Yıllar önce karalamıştım bu şiirimsiyi…

o “yemıne wuz” yılları…

sonra sen yine o yemıne wuz yıllarına döndün
o karanlık yıllara
sünepe ve iğreti üstelik, lanetlendin
pis sokaklarında dolaştın kentin, tükürdün sokaklara
yalnızdın, yapayalnız koca kentte
bir çocuk gibi ağladın, susturanın olmadı
ele avuca sığmaz bir korku yumağı hep içinde
heyhat! yaşadığını sandın

****

işte o yemıne wuz yıllarıydı saatlerce uyudum
en çok da humbıleyin adı kalmış şimdi aklımda
görüyorsun ya, büyük harfle yazmak boşuna zamanı
yüzümde gezinen dzığoyu yakaladım

***

işte o yemıne wuz yıllarıydı saatlerce uyudum
kenti boşalttılar senin kentin yerindeydi
karantina ve kent ve senin kentin
herşeyden buz gibi soğudum
yemıne wuz yıllarıydı
dzığolar korkunçtu, kent korkunç
ama sen o korkuyu daha tanımadın

Benzer Yazılar

Are you sure want to unlock this post?
Unlock left : 0
Are you sure want to cancel subscription?
-
00:00
00:00
Update Required Flash plugin
-
00:00
00:00